1. sıkıntıyı kadın kişiliğinde veya düşünce pratiğinde arayarak yanılıyorsunuz sevgili dostlarım. halbuki bakmanız gereken yer bunun tam tersidir. mesele kadının toplumdaki yeridir.

    karşılaştırmalı bir husustan yola çıkacak olursak: iş dünyasında pek çok başarılı kadın yönetici var. ancak yönetmenlik ceo'luğa benzemez. ceo'luk etkileme gücü ve zekanın birlikte yürüdüğü uzun dönemli bir denge politikası iken sinema yönetmenliği ise (teşbihte hata olmaz) kısa sürede başarıya ulaştırılması gereken bir darbe planıdır (evet). bu sebeple yönetmenin iş yaptırabilme gücünün olması, gerektiğinde insanların sınırlarını ve sinirlerini zorlaması ve hatta bağırıp çağırması gerekir. bu sancılı süreci yürüten yönetmenin kadın veya erkek olmasına göre film ekibinde yer alanların tepkisi de farklı olur. bunun nedeni kadının toplumdaki yerinin bilinçaltımızdaki imajıdır. kadın yönetmen ve erkek yönetmen film setinde tıpatıp aynı bilişsel ve davranışsal dışavurumu gösterseler bile film ekibinin tepkisi ve motivasyonu farklı olacak, en nihayetinde ortaya çıkan film farklı olacaktır.

    ancak, ilave bir etken şudur ki kadın yönetmenin bilinçaltında da kadına ilişkin benzer bir imaj mevcuttur. bu durum diyalektik denilebilecek bir etkileşim yaratır ve daha baştan kadın yönetmenin davranışsal ve bilişsel pratiği erkek yönetmenden farklı olur. mesela film ekibiyle iletişimsel zaman harcamak yerine kendi kafasının içinde hikayenin ayrıntıları içinde boğulması, gibi...